10 Temmuz 2010 Cumartesi

ve karsisina hayat cikti

yillar once bir formul bulmustum, butun safligimla, gunesin altinda yuruyebilecegime inanmistim butun problemlerimin cozumu olarak.

butun mutluluk ve huzur ve her sey gittiginde, sen de terk edebileceksin istersen.
ozgurlugun gunesin altinda yuruyebilmek olacak. tercih hakkin bu.

saf ama guzel bir cozumdu bu. Amerikanvari, filmlere yakisir, uzucu bir dusunce.


uzuluyorum, hem de cok. ama bir yandan da yarin olacak ve gun dogacak. canavarlar cikmazsa bu gece yatagimin altindan ve gunes kiyameti dogurmazsa yarin sabah, yine bir gun gecirecegim gok yuzunun altinda. yeni bir ben doguracak gunes yeni bir gunle.
huzun ve uzgunluk midemde bir histen ibaret, yeteri kadar aglayamadiginiz da olusan cinsten. aglamak hem yeter hem yetmez cunku, mahremiyet ister. halbuki insan bir tek zihninde mahrem.

hayatta kucuk noktaciklar olmak gorevimiz. kesen ve cizen diger noktalarla. ama sadece noktalar. o kadarcik, mikroskobik ruhlarimizla. eger bir yaratan varsa ve eger biraz anliyorsa bunu, ona tesekkur borcluyum bu kadar kucuk ve onemsiz yarattigi icin ruhumu, yidizarinkine kiyasla.
korkumu kendim uretiyorsam, nesemi de kendim uretiyorum. ve simdi neden deli denildigini anliyorum korkusuz insanlara. nedensiz yere cesur olmak, neden varken uzulmemek, nedenleri hic takmamak ancak delilerin isidir.
benim muzigim var, hayatim var, gun isigim var, kendim varim
ve yarin bu gok yuzunun altinda, koca evrende ufak bir nokta olarak, her seyi birakarak yuruyebilirim.
ve bir kez daha kendi kendiminim.


Holden'in tavsiyesini keske tutsaymisim.
Insanlara asla hicbir sey anlatmayin

Hiç yorum yok: