16 Şubat 2011 Çarşamba

catch 22

the first time Yossarian saw the chaplain he fell madly in love with him


bunu yazmam lazim yoksa kalkip ders calisamayacagim, sonra yatmam gerekenden de gec yatacagim, sonra blablabla olucak. o yuzden de yazmaliyim ki, rahatca bilgisayari birakip gidebileyim, ve eger bunu okursan anlarsin, boylece hep burda olmama gerek olmaz.( cunu evet internet bagimlisiyim ve hayat bagimlisi olmak gibi bu)
gecenin gec saatleri dilimin altina girip kelimeleri eziyorlar, daha da elimden bir sey gelmez.
dogrusu her sey bir tesaduftu.
hayatim boyunca bunu demeyi beklemis gibiyim hehehe tesaduf. ama oyle. her sey sanirim dersanemi secmemle basladi, yada belki de yillar oncesinde taa annem vildan teyzeyle ilk tanistiginda. peki onlar nasil tanistilar?
neyse. bir sekilde olanlar oldu, gidenler gitti, ben biriyle tanistim sonra o biri bana birini anlatti sonra ben o birine bakarken baska birini gordum.
bu isi gereksiz yere uzatiyorum, gec saatlere ver. gunlerin uykusuzluguna (ben de hafif insomnia var belki beni tanirsan ...)
oyle iste. tesaduf. bu kadar sessiz birini beklememistim. daha dogrusu, bilemedim. hic konusmadigin birini taniyamazsin, ama ben gorduklerime bakip konusabilecegimizi dusundum, cunku bence zaten konusuyor gibiydik.
sozlerin olmadigi bir yerlerde.
ama bu sadece benim. belki yanildim. belki de sen aptalsin. ben cok aceleciyim, onun hic belkisi yok. cunku oturmaktan ve hic bir sey yapmamaktan ve ozgurmusum gibi yasamaktan sikildim.
heeey.
are you there? mr. monster? are you under my bed
-no. of course.
-oh.good than.
good.
iyi geceler.
insanin blogunun olmasinin en guzel yani istedigi gibi ve utanmadan sacmalayabilmesi. insanin okunmayan bir bloguun olmasinin en guzel yani surekli sacmalarken tutarli olmak zorunda olmamasi.
sevgiler.
yanilmadiysam da simdi yatiyorum.

 buda oylesine

Hiç yorum yok: