1 Mayıs 2011 Pazar

grili sehirden oykuler

soguk bir aksamdi. Aylardan mart veya nisandi, o gunlerde tarihle fazla ilgilenmiyordum. Aklim geceleri donmamak ve karnimi doyurmakla mesguldu, ustelik sokaklarda takvim bulmak kolay degildir. Elbette durumum daha iyi olabilirdi, ayaga kalkmaya, toparlanmaya calisabilirdim. Tarihin ne oldugunu kosedeki yemek dagiticidan ogrenebilirdim. Saclarimi ve sakalimi kestirip kizimi ziyarete gidebilir, ona uzgun oldugumu soyleyebilirdim. butun bunlar yerine ihtiyar bir hobo gibi sokaklarda yasadim ve bir sonraki gunun ne getirecegini dusunmedim. dediklerimi yapmam o yilin eylul ayini buldu.


O yaz ise bir sicak bir soguk bulaniklik icinde, tam olarak gercek olup olmadigina emin olmadigim olaylar arasinda yuzerek gecti. Uyusturucu kullanmiyordum, icki bulmak yetrince zordu. Yine de...o yaz neler oldugundan bir turlu emin olamiyorum. Hersey yasli Will T'nin olumuyle basladi. veya bitti. bu garip, benim de tam olarak bilmedigim ve tanriya sukurler olsun ki tamamini asla ogrenmedigim bir oyku.


O Birlesme'den onceki son yazdi. Sonbaharda Sam O. sirketi devredecekti, o donemde kimse neler olacagini bilmiyordu. Zaten Sam O. diye birinin gercekten var oldugu, loch ness canavari gibi bir mit olmadigi, ilk kez o sonbahar kanitlanmisti
Benim icin degil. Ben onunla o yaz, Will T'nin oldugu gun, kucuk bir cikmaz sokakta donmamaya calisirken tanistim.
Onun hakkinda ne soyleyebilecegimden emin degilim. Sarisin ve uzun boyluydu. Basketciler gibi degildi ama bahse girerim rahat bir 180 cm vardi. Cusseli degildi, yinede dik, insanin karsisinda minik hissettigi bir yapisi vardi. Saclari acik kestaneydi, ensesinde biten askeri bir kesim.Butun bunlar aklimda bakislari yaninda onemsiz ayrintilar olarak kaldilar. Sanirim ilk kez bir seylerin farkli oldugunu o zaman anladim. Gozlerinde kesinlikle insan olmayan bir sey vardi.
Inan olaylari romantiklestirip abartmiyorum , ben oyle bir adam degilim. Sokaklarda ve parklarda uyuyup, yemek bulmak icin cop karistirdiginda pek cok seye taniklik edersin. Korkutucu, mide bulandirici seylere. Ben de korkudan ve tehlikeden payima duseni aldim. Dazlak kafali beyinsiz domuzlar kadar isini bilen yasli kurtlarla yatip kalktigim oldu. Zamaninda, aptal ve tecrubesiz bir cocukken, kicimin tekmelendigi de cok oldu ama daha once hic biri bana onun gozlerine baktigimda hissettiklerimi hissettirmedi.
Onun gozlerine baktigimda, olumlu oldugumu hissettim.
Belki de soyle soylemeliyim,gozlerinde oyle bir sey, oyle bir bakis vardi ki, o an onun senin veya benim gibi siradan bir olumlu olmadigindan emin oldum.
Nashaya yapisip onu geri cekmeme neden olan da tam olarak bu histi.
Onu rahat biraktik, onun cussesinde ve kiyafetlerini giyen birini asla birakmayacagimiz sekilde, istedigini yapmasina izin verdik. Daha dogrusu, isini yaparken bizim gibi sokak farelerine aldirmamasini umduk.
Bize yani bana, Nashaya veya Terry'e hic bakmadi. Hayir, onun gozleri sokaga adim attigindan beri Yasli Will'in uzerindeydi. Onun yanina gitti, zavalli aptal ayyas sizmisti, ve ona seslendi.
Will'i yaklasik 3-4 yildir taniyordum, ayyasin biriydi, onu hic sakalsiz ve ustunde temiz giysilerle gormemistim. Butun o kir tabakasinin altindan bile belli olan yakisikli hatlari vardi, ama bir domuz kadar pisti. Butun gun icer ve sonra duvar kenarlarinda sizardi.
Ona seslendi. Ona daha once hic birimizin duymadigi bir isimle seslendi, ben duymustum fakat sokakta yada markette filan degil, kizima -yani sana sevgili martha- daha kucukken okudugum masallardan birinde. Lancelot Dulac, yuvarlak masa sovalyelerinin en asili ve soylusu. Kral Arthurun en yakin dostu ve karisinin gizi asigi. sovalye Lancelot. Ismi ilk duydugumda kafamda bir seyler cinladi ama nerede duydugumu hatirlayamadim. Ne oldugu ancak bir kac gun sonra eski bir kitapcinin onunden gecerken aklima geldi. Bunun ne anlama gelebilecegine dair istemeden de olsa kafa patlattim ama aklima hic bir sey gelmiyor. Deli sacmasi teoriler uretmektense olanlari aklimdan silmeye veya asla kimseye bahsetmemeye calsitim, yani su ana dek.
Simdi sahip oldugum tek seyi sana, tek kizima vermeden once, bunu ne anlama geldiginden emin olmani istiyorum. Belki de yanlis yapiyorum ve sana  yalnizca bela getirebilecek bir sey birakiyorumdur. bilmiyorum.
Yine de orkarim sana verebilecegim tek sey bu ve bir uyari. Will T'nin basina gelenlerin tekrarlanmamasi icin bir uyari.
O yasli ahmak o gun o duvar kosesinde oldu.
Kendisine seslenilir seslenilmez uyanmisti. Daha once bir ayyasin o kadar cabuk ayildigini hic gormemistim. Gozlerini kirpistirdi ve kirmizi kisik bakislari Onun uzerinde odaklandi. Aramizda ne konustuklarindan emin olamayacagim kadar mesafe vardi. Tek bildigim biraz sonra Will T'nin elini gogsune attigi ve bir sey cikarip adama uzattigi. Elleri bir an dokundu, sonra Will'in geriye yaslandigini gorduk. Suratinda garip bir gulumseme vardi. Daha once onun suratinda hic gormedigim turden, neredeyse huzurlu diyebilecegim bir gulumseme. Sonra gozleri kapandi. O an yasli Will'in hayattaki son anlarina sahit oldugumu anladim. Olmustu.
Nasha ve Terry'de neler oldugunu anlamislardi. Biri oldugunde bunu bir sekilde anlarsiniz. Sadece kendinden gecmis veya uyuyor olabilir gibi gozukuyordu ama ucumuzde oldugunun farkindaydik. Nasha bir kez daha one firladiginda bu sefer onu tutamadim. Sokagin basina yuruyen Adamin onune atladi ve ona bagirmaya basladi. Terry'de hemen yanindaydi, ikiside bu iyi giyimli pice bir ders vermeleri gerektigini dusunuyorlardi, ustelik Will bizim dostumuzdu, ani olumu hepimizi incitmisti.
Bu beni yanlarina gidip onlari susturmaktan ve adamdan elimden geldigince nazik bir sekilde ozur dilemekten geri tutmadi. Will olmussede geri kalanlarimizin biraz daha yasayabilmesi icin bu adama bulasmamamiz, onu ofkelendirmememiz gerektiginden emindim.
Iste o zaman o delici gri gozleri benimkilere dikildi, goz gozeydik. Kendimi yeni dogmus bir kedi yavrusu kadar gucsuz hissettim, eminim ki istese orda boynumu kirardi.
Bana dogru uzattigi elinde siyah bir kart tutuyordu, evet sana biraktigim kart iste o Martha, gulumsedi.
"Sen zeki bir adamsin Dean C. " dedi. Adimi soylerken gozlerimin icine bakiyordu, soyadimi bilmesine hic sasirmadim. Icimde bir yerde annemin, babamin hatta senin adini bildiginden bile emindim. Bana uzatilan karti aldim.
"Belki ileride benimle calismak istersin, bir anlasma yapabiliriz." ben ne oldugunu anlamadan karti elimde siki siki tutarken o acelesiz adimlarla sokagin cikisina yurudu. " beni ara" ondan duydugum son sozlerdi.
Karttaki ismi okudum, daha once binlerce kere, her yerde, sehir duvarlarinda, grafitilerde, el ilanlarinda okudugum, gercekten var oldugunu dusunmedigim bir adamin ismi o geceden sonra ruyalarimi ve bazen de kabuslarimi susledi.
Sam O. ile boyle tanistim.


sevgili kizim, sana ve torunuma biraktigim tek seyin omrumde gordugum en tehikeli ve tekinsiz sey olmasi benim gibi yasli bir adamin bile anlayabilecegi bir ironi. Kartin uzerindeki numarayi hic aramadim. Mecbur olmadikca kullanma. Hayati pahasina bir anlasma yapmak yasli Sam'e en azindan benim bildigim kadariyla hic bir fayda saglamamisti.


hoscakal 


5.07.2010

Hiç yorum yok: