6 Mayıs 2010 Perşembe

genet

Ben Genet'e asik oldum. hem de oyle asik oldum ki attila ilhan'dan daha cok, ejderhalardan daha tutkulu, butun romanlardan daha uzaktan sevdim. En az ama en iyi genet'yi anladim, sinirlara onunla gidip geldim. Beni bir garip cicek kokulu ruzgara bindirip copluklerde ve lagimlarda gezdirirken asik etti kendine, umutsuzca ve pismnalikla oyle garip bir duygu yaratti ki icimde, onun butun sevdiklerini kutsallastirip, butun korkakliklarini icsellestidim. Jean genetyi oylesine sevdim ki, ben bu olabilirdim sozleri bogazimdan gecmiyor ama bir turlu kopamiyorum da, sanki o butun limanlarda ve arka sokaklarda butun o sefaletin icinde yaptigi peygamberlikle ben burda ne kadar yalnizsam o kadar yalniz, o da farkinda, o kadar arayissiz kurtulusu icin, dunyada umut arasam sadece genet yeterdi bana. Oyle asigim ki ona, beni yok ettigi icin, kirdigi icin, kendimi sever gibi seviyorum onu. ben de oynattigi butun o duygulari ve arzulari ve korkuyu, o incelikle manipule ettigi gerginligi sarmaladiginda, bir ensturumana donusuyorum. , huzursuzluk, erotizm ve ic gudu, olum. hepsini tuyler urperten bir sekilde ama o kadar uzaktan , baska baska duzlemlerden anlatmis ki, bir turlu yaklasmiyorum, nerdeyse fransa kadar uzak her sey. yine de hissedebiliyorum

Hiç yorum yok: